17 Aralık 2009 Perşembe

Ayak İzi Bırakmayan Bina

Yeni binaları, düşük miktarda enerji tüketecek şekilde inşa etmek için gerekli yasal dayanağa (Enerji Performansı Yönetmeliği ve benzerleri), teknolojiye ve motivasyona (en basit şekliyle artan enerji maliyetleri) sahibiz. Ama elimizde heterojen bir bina stoku da var, küresel iklim değişikliğini kontrol altında tutabilmek mevcut bina stokunun sera gazı (ağırlıklı olarak karbon) salımlarını da azaltmayı zorunlu kılıyor. Stoğun büyüklüğü ve yenileme hızının düşüklüğü düşünüldüğünde acele edilmesi gerektiği açıklıkla anlaşılıyor olmalı. Bakan Taner Yıldız'ın geçen gün rastgeldiğimiz bir demecinde 2017 senesinden önce mevcut binalarla ilgili bir enerji performansı düzenlemesi yapılmasının hedeflenmediğini okumuştuk. Yanlış anlaşılmasın, Enerji Performansı Yönetmeliği ile "Enerji Kimlik Belgesi" mevcut binalar için de zorunlu kılınıyor ama bu binaların dönüşümünü zorlayacak herhangi bir şart mevcut değil.

Bu, sadece Türkiye'nin problemi değil: Dünyanın başka yerlerinde de mevcut binaları "yeşertmenin" yolları aranıyor. Amerikalı bir milyonerin kurduğu Zerofootprint firması ürettiği, kişisel ya da kurum bazlı sera gazı salımlarının takibini sağlayan, "karbon muhasebesi" yazılımlarını pazarlamanın yanısıra bazı sosyal girişimlerde de bulunuyor. Bunlardan bir tanesi "The ZeroPrize", bir milyon ABD Dolarlık bir ödül. Ödülü almaya hak kazanmanın şartı 1945-1990 tarihleri arasında inşa edilmiş, en az 150 hanelik/birimlik ya da 15.000 mkarelik yüksek bir binayı yenileyerek bir sene boyunca net olarak "0" (sıfır) enerji ve su tüketir ve "0" karbon salar hale getirmek. Binanın şebekelere bağlı olması ve elektrik ve suyu buradan kullanması yasak değil ancak kullandığı miktar kadarını geri koymakla yükümlü. Yarışma her zaman başvuruya açık, başvurudan sonra bina bir sene boyunca izlemeye alınıyor ve bir senelik izleme süresi sonunda "0" hedeflerini ilk sağlayan bina kazanıyor, sağlayamayan ise eleniyor ve diğer başvuran binaların sonuçları değerlendirilmeye devam ediliyor. Hedefin büyüklüğü göz korkutucu, yapılabilirliğine inanmış olanlar ise başvurular olduğuna göre var, yarışmanın web sitesind bu binalarla ilgili bilgi bulunabilir.

Böyle bir yarışma nasıl kazanılır? Öncelikle, gerekli şartları sağlayan bir bina ve sonuca inanmış ve yatırım yapmaya hazır bir müşteri bularak elbette. İşin teknolojik kısmı daha kolay olsa gerek.

Hangi teknolojiler uygulanabilir diye düşünüyorum: Cephe mutlaka yeniden tasarlanacak, çok kalın ve tekniğe uygun bir yalıtım uygulanacak, hava sızdırmaz bir cephe yaratılacak. Belki de o cephe aynı zamanda fotovoltaik panellerden oluşacak ve bina için elektrik üretecek. Belki de güneş kırıcılarla binanın aşırı ısınmasını, otomatik panjurlarla aşırı soğuklarda camlardan ısı kaybını önleyecek. Binanın fonksiyonuna bağlı olarak belki de ısı geri kazanımlı oda tipi duvar fanları uygulanacak mekanların taze hava ihtiyaçlarını sağlamak için. Belki de güneş enerjisi ile çalışan absorpsiyon tipi bir chiller ile binanın merkezi sistemle soğutulması sağlanacak. Fosil yakıt kullanmadan ısıtmayı sağlayacak teknoloji sayısı çok fazla değil: Isı pompaları, yakıt hücreleri, bina çöpünden elde edilen biyoyakıtla hem ısı, hem de elektrik elde edebilecek kojenerasyon sistemleri akla gelen ilk seçenekler. Isınma ihtiyacını yalıtım ve diğer mimari detaylar ile en aza indirmek şart, güney cephelerde uygulanabilecek güneş duvarları gibi.

Aydınlatma sistemlerini de en verimli şekilde planlamak gerekli: Gün ışığı sensörlü, karartılabilir, düşük enerji tüketimli armatürler kullanılacak, genel aydınlatma yerine nokta aydınlatmalar planlanacak. Kullanılacak ev ya da ofis cihazları da minimum tüketimli cihazlar olacak, belki de bir tür akıllı şebeke uygulaması ile bazı cihazların sadece üretilmiş fazla elektrik varken çalışmaları sağlanacak.

Var mı bu meydan okumayı kabul eden?

Hiç yorum yok: