6 Ocak 2011 Perşembe

Yenilenebilir Enerji Tarifesi - Sonunda

Beklenmeyen ve daha önceden yazmadığımız bir durum ortaya çıkmadı ama haber takibi yapmak adına yazalım: 2010'un son günlerinde (29/12/2010) Yenilenebilir Enerji Kanunu'nu değiştiren 6094 sayılı kanun Meclis'te kabul edildi ve güneş enerjisi de dahil olmak üzere çeşitli yenilenebilir enerji türleri için destekleme tarifesi kabul edildi. Kanun henüz Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıp Resmi Gazete'de yayınlanmış değil ama oluşan durumu sizlere özetlemek isteriz:

Destekleme tarifesi uyarınca güneş enerjisi ve biyokütleden enerji eldesi yatırımları 13,3 UScent/kWh tutarla 10 sene boyunca destekleniyor. Bu destekleme rakamı, 10 Euro cent civarında bir değere tekabül ediyor. Güneş enerjisi için bu rakamı düşük bulduğumuzu ifade etmiştik... Bakan Yıldız da Meclis'teki konuşmasında güneş konusunda yavaş gitmek istediklerinin ve maliyetlerin düşmesini beklemek istediklerinin sinyalini verdi. Öncelikle çok güneşli bölgeleri bu yatırımlara açmak istediklerini, büyük güneş santrallerini Urfa, Konya ve Antalya gibi çok güneşli yörelere kurmak istediklerini anladık konuşmalardan. Zaten 2013 senesi sonuna kadar da lisanslı güneş enerjisi yatırımları 600 MW'lık üst sınırla sınırlanıyor. Yani hükümet, güneş enerjisi ile elektrik üretimine kaynak aktarmak niyetinde olmadığını, destekleme tarifesinin sadece bankalar nezdinde bir garanti olacağını ve işi sadece serbest piyasanın geliştirmesini beklemeyi tercih edeceğini ifade etmiş oldu. Elbette bu durumda Türkiye'deki güneş paneli üretim yatırımlarının bir süre daha küçük montaj hatlarından öteye gitmeleri pek beklenmeyecektir. Ya da binalarda kurulan küçük sistemlerle elektrik üretiminin yaygınlaşmasının getireceği ilave istihdam ve şebeke üzerindeki pik yükleri azaltan dengeleyici mekanizmanın oluşması da beklenmeyecektir.

Güneş enerjisine neden bu kadar çok önem verdiğimizi merak ediyor olabilirsiniz, karbon salımlarını azaltacak alternatif ve yatırımı daha ucuz yenilenebilir kaynak imkanları da varken. Dünyada güneş enerjisi kadar hızlı büyüyen başka bir enerji yatırım alanı yok, herkes yanlış yöne gidiyor olamaz. 2010 senesinde Avrupa'daki toplam fotovoltaik kurulu gücü 2009'a göre %65 artmış durumda. Türkiye'nin artan enerji ihtiyacının küçük hidroelektrik (yenilenebilir) ve nükleer santral ile karşılanmasına dayalı stratejisini doğru bulmuyoruz. Nükleer santralde üretilen elektrikteki dışa bağımlılık ve hiç de söylenildiği kadar ucuz olmayacağı işin uzmanlarınca ifade edilen maliyetler bizi korkutuyor. Küçük ölçekli hidroelektrik projelerindeki hataların ve belki de kötü niyetlerin dereleri yok edecek noktaya gelmesi yenilenebilirlik-sürdürlebilirlik kavramlarının projenin neresinde olduğunu sorgulamamıza neden oluyor, hidrolektrik kaynaklarının da fosil yakıtlar gibi gizli toplumsal maliyetleri olan kaynaklar haline gelmesine neden oluyor. Güneş dünyanın temel enerji kaynağı ise, Türkiye'nin de bu kaynağı küçük ve büyük ölçekte kullanma yarışına hızla ortak olması gerektiğine, uygulama, şebeke entegrasyonu ve AR-GE deneyimi kazanması gerektiğine inanıyoruz.

Güneş konusundaki görüşlerimize burada nokta koymak lazım, çünkü yasa güneş enerjisine verdiği destekle sınırlı değil. Biyokütle de güneş enerjisi ile eşit seviyede destekleniyor. Hidrolektrik ve rüzgar enerjisi tesisleri için destekleme rakamı 7,3 UScent/kWh, eski yasaya göre bu alanda herhangi bir değişiklik yok. Jeotermal enerji ise 10,5 UScent/kWh rakamı ile destekleniyor.

Yasanın önemli bir özelliği yerli üretimi, yukarıdaki tarifelere eklenecek ilave bedeller ile desteklemesi. Örneğin Türkiye'de üretilmiş rüzgar türbini kanatları kullanırsanız 7,3 cent + 0,8 cent = 8,1 cent destek alıyorsunuz. Türkiye'de entegre bir güneş paneli üretim tesisiniz olursa da ilave olarak 4,8 cent destek alıyorsunuz.

Teknik ve bürokratik konuları geçelim. Yasa, 2015 sonuna kadar kurulacak olan tesisleri kapsıyor, daha sonra kurulacak olan tesisler için ise fiyatları Bakanlar Kurulu belirlemeye yetkili olacak. Yenilenebilir enerji tesislerinin kurulması için Hazine arazileri kiralama bedeli karşılığında kullanılabilecek, bu bedel de %85 indirimli olarak uygulanacak. Ancak bu madde altındaki bir paragraf can sıkıyor. Alıntılamak gerekirse:


Milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ile tabiatı koruma alanlarında, muhafaza ormanlarında,  yaban  hayatı   geliştirme sahalarında,  özel  çevre  koruma bölgelerinde  ilgili Bakanlığın, doğal sit alanlarında ise ilgili koruma bölge kurulunun olumlu görüşü alınmak kaydıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına izin verilir.

İptal edilen nehir tipi HES projelerinin akıbetlerini değiştirip değiştirmeyeceği tartışılacak bir madde, daha önce Maden Kanunu'ndaki benzer bir maddenin Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmadığını hatırlatalım.

Özetle Yenilenebilir Enerji Yasası'nın son durumu böyle, yasanın gerçekten destekleyici olup olmadığı bir kaç sene içerisinde ne kadar yenilenebilir kaynağın devreye alındığı ile ortaya çıkacak, umarız bir önceki hali gibi Türkiye'nin yenilenebilir enerji potansiyelini çok az değerlendiren bir yasa olarak tarihe geçmez.
 

1 Ocak 2011 Cumartesi

Bina Çatılarında Güneşten Elektrik Üretimi

2010 yılının son haftası içerisinde İstanbul'daki bir ofis binasının teras çatısına fotovoltaik panel kurulumu gerçekleştirdik. Çevre dostu binaların en önemli özelliklerinden biri, elektrik şebekesinden alınan fosil yakıtlara dayalı elektrik enerjisini olabildiğince az tutmak. Mikromorf teknolojisi kullanan bu paneller, yılın her mevsiminde, gölgeli havalarda bile güneş ışığından elektrik üreterek şebekeden alınan elektrik enerjisini azaltacaklar. Daha da önemlisi, böyle bir sistemin varlığı bina sahibinin "yeşil" olma konusunda ne kadar kararlı olduğunu ortaya koyuyor ve ofislerinin üzerinde böyle bir sistemin varlığını gören çalışanlar da enerji verimliliği konusunda bilinçlenmeye ve insiyatif almaya başlıyorlar.

Ülkemizde bugüne kadar çok sınırlı sayıda uygulanan bina fotovoltaik sistemleri, son günlerde ortaya çıkan bir kaç gelişme sayesinde bundan sonra sıklıkla uygulanacaklar gibi duruyorlar. Bunların en önemlisi, artık binalarda yenilenebilir kaynaklı elektrik enerji sistemi kurulmasına izin veren ve ihtiyaç fazlası elektriğin şebekeye satılarak karşılığında ödeme alınmasını mümkün kılan yasa ve yönetmelikler. Aralık ayı içerisinde, sektörün birkaç senedir beklemekte olduğu iki kanun yasalaştı. Ayrıca bugünden itibaren geçerli olan bina enerji kimlik belgesi mevzuatında, binalarda kullanılan yenilenebilir enerji sistemlerinin bina enerji sınıfının yükseltilmesine olan katkısı kabul ediliyor. Yani yüksek bir enerji sınıfına sahip olmak için bir binanın çatısına fotovoltaik sistem kurabiliyorsunuz.

Kurulumunu gerçekleştirdiğimiz sistem ve binalarda fotovoltaik enerji kullanımı konusunda daha fazla bilgiyi aşağıdaki adresten alabilirsiniz:

http://www.mimtasolar.com/