Aşağıdaki liste genel kullanımda olan ampül tiplerinin aydınlatma güçlerini gösteriyor:
- Akkor Flamanlı Ampüller: 10-20 Lümen/Watt
- Akkor Filamanlı Halojen Ampüller: 20-25 Lümen/Watt
- Floresan Ampüller - Tüp: 50-95 Lümen/Watt
- Floresan Ampüller - Kompakt: 45-80 Lümen/Watt
- Yüksek Basınçlı Civa Buharlı Ampüller: 40-60 Lümen/Watt
- Yüksek Basınçlı Sodyum Buharlı Ampüller: 70-120 Lümen/Watt
- Alçak Basınçlı Sodyum Buharlı Ampüller: 100-180 Lümen/Watt
- Metal Halide Ampüller: 80-90 Lümen/Watt
Listeden de anlaşılacağı gibi çoklukla ev ve ofis gibi alanlarda kullanılan akkor filamanlı tungsten ve halojen ampüller verimlilik konusunda en zayıf olan ürünler, harcadıkları enerjinin %90'dan fazlasını ısı olarak etrafa yayıyorlar. Zaten bir çok ülke bunları kademeli olarak piyasadan çekmeye çalışıyor. Örneğin Avrupa Birliği Eylül 2009'da şeffaf olmayan tungsten filamanlı ampüllerin satışını yasakladı. Yasak kademeli olarak yaygınlaştırılıyor ve 2014'de halojenlerin piyasadan kaldırılmış olması hedefleniyor. ABD'de de benzer hedefler söz konusu ancak Avrupa Birliği kadar hızlı ilerleyen bir program yok. Ancak ABD'de EPA klasik akkor filamanlı 60 Watt'lık ampül ve PAR38 spot yerine kullanılacak verimli ampüller geliştirilmesi için bir yarışma açmış durumda, aydınlatma devi olan şirketler Ar-Ge çalışmalarını bu yöne odaklamış durumdalar. Örneğin Philips kompakt floresanlar üzerindeki tüm araştırmalarını sonlandırıp, Ar-Ge aktivitelerini sadece LEDli aydınlatma konusuna yönlendirdi.
Kompakt floresanlar verimli ampüller olsalar da çok önemli üç dezavantajları var: Çok yüksek güçlere çıkamıyorlar, ışık renkleri tasarımcı ve kullanıcılar tarafından her durumda tercih edilmiyor ve içerdikleri civa kırılmaları durumunda çevreye ve insanlara zarar verme potansiyeline sahip.
Düşük ya da yüksek basınçlı buharlı ampüller ağırlıklı olarak endüstriyel aydınlatma ve sokak aydınlatmasında kullanılıyor. Bunların verimlerinin yüksek olması enerji verimliliği değerlendirmelerinde arka sıralara itildiklerini düşündürmesin sizi. Yüksek güçlü olmaları ve sayıca çok olmaları nedeniyle bunların yerine daha verimli olan LED'li aydınlatma çözümlerinin geliştirilmesi yerel yönetimler gibi büyük elektrik faturaları ödeyen kurumların ilgisini çekiyor ve destekliyorlar.
LEED, enerji verimliliği konularında her zaman ASHRAE 90-1 standardını baz alıyor ve bu standartta izin verilen değerlerden daha tasarruflu binalar yapılmasını hedefliyor. ASHRAE 90-1, aydınlatma konusunda aydınlatılan alanın fonksiyonuna ve yüzey alanına bağlı olarak izin verilecek en yüksek güçleri listeliyor. Örneğin genel bir ofis alanı için izin verilen maks. aydınlatma gücü 11 Watt/mkare ve buna balast kayıpları vb. de dahil. Yaptığımız bir kaç çalışmada incelediğimiz İstanbul ofislerinde ne yazık ki bu değerlerin çok üzerinde kalındığını tespit ettik. Türkiye'de toplam enerji tüketimini denetleyen bir standart olmadığı için armatürlerin verimi ya da planlamanın doğruluğu sadece müşterinin istediği aydınlatma seviyesinin sağlanıp sağlanmadığı ile ölçülüyor, bu kayıp enerji olarak bedel ödememize neden oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder