Bir süredir günlüğe yazmaya vakit bulamadık, sonucu kimseyi tatmin etmeyen Kopenhag Toplantısı'ndan bahsetmek gerekliydi, başka konular da vardı, bunlara ilerleyen günlerde geri dönmeyi planlıyoruz.
Yazdan bu yana evin balkonunda yarattığımız bir geri dönüşüm köşesinde cam, plastik ve kağıt ambalaj atıklarını ayrı ayrı topluyor ve zamanı geldikçe biraz da şans eseri keşfettiğimiz yakınımızdaki ayrıştırma kumbaralarına atıyoruz. Atık toplama sisteminin nasıl işlediği, neden sadece bazı ilçelerde kumbaralar olduğu gibi sorular ise aklımıza takılıyordu. İnşaatlarda da şantiyelerde biriken ambalaj atıklarının nasıl biriktirilmesi gerektiği de son zamanlarda karşımıza çıkan başka bir konuydu. TİSK'in 2008 Kasım ayında düzenlediği bir seminerin tebliğler kitapçığı sorularımızın cevaplarına giden yolu aydınlattı.
Evsel atıkları temel olarak dört kategoriye ayırmak mümkün: Organik atıklar, ambalaj atıkları, atık piller ve atık sıvı yağlar. Atık pilleri toplama yükümlülüğü pil sektörüne ait. Atık sıvı yağların atık su sistemlerini zorladığını, temiz suları kirlettiğini biliyoruz, bunları enerji kaynağı olarak kullanmak isteyen firmalar olduğunu da biliyoruz ama toplama sisteminin henüz işlerlik kazanmadığını da biliyoruz. Organik atıklar ise yemek artıkları vb.organik ve organik madde ile kontamine olmuş atıkladan oluşuyor ve belediyelerce toplanıyor. Bunlar dışındaki tıbbi ve endüstriyel atıkların sorumluluğu sektörleri ve Belediyeler arasında dağıtılmış durumda.
Ambalaj atıklarını ise organik atıklardan kaynağında ayırmak çok önemli. Organik atıklar gibi bunları toplama yükümlülüğü de belediyelerde olsa da organik atık ile kirlenmiş ambalaj atıkları çoğu zaman geri dönüştürülemez nitelik kazanıyorlar, bu nedenle ambalaj taıklarını evsel atıklarla bir arada toplamak ve depolama alanında ayrıştırmaktansa kaynağında ayrıştırmak ekonomik ve ekolojik anlamda daha verimli.
Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliği 2005 senesinden beri yürürlükte. Bu yönetmelik ambalaj atıklarının toplanmasını yükümlülüğünü Belediyelere (Büyükşehirlerde ilçe belediyelerine) verirken, ambalaj atığı üreten tüm paydaşların da atıklarını bedelsiz olarak Belediyelere teslim etmesini şart koşuyor. Yönetmeliğe göre:
"apartman, site yönetimleri, okullar, üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları, hastaneler, oteller, lokantalar, büfeler, şehirlerarası otobüs terminalleri, havayolu terminalleri, demiryolu istasyonları, limanlar, sağlık kuruluşları, spor kompleksi, organize sanayi bölgeleri, sanayi siteleri, serbest bölge yönetimleri, marketler, satış noktaları, fabrikalar, iş ve alışveriş merkezleri, stadyumlar gibi ambalaj atığının oluştuğu benzeri yerlerde ilgili yönetimler, ambalaj atıklarını diğer atıklardan ayrı olarak biriktirmek ve bu Yönetmelikte tanımlanan toplama sistemine verilmek üzere hazır etmekle yükümlüdürler.”
Sistemin yürürlüğe girmesi için öncelikle ilgili Belediye'nin atık yönetim planının Çevre Bakanlığı'nca onaylanması gerekiyor. Belediye, atık toplama ve ayrıştırma işini kendisi üstlenebileceği gibi Bakanlık tarafından lisanslanmış bir özel işletmeye de devredebiliyor. Planın onaylanması ile ambalaj atıklarının Belediye'ye teslimi yükümlülüğü de başlamış oluyor. Şu anda planları onaylanmmış olan belediyelerin sayısı 200'ün biraz üzerinde, toplam belediye sayısı ise 3500 civarında. Lisanslı kuruluş ya da Belediye'nin kendisi tarafından toplanan ve ayrıştırılan atıklar lisanslı geri dönüşüm tesislerinde işlenerek dönüştürülmüş malzeme ya da enerjiye çevriliyor.
Ambalaj üreticisi ve ambalaj atığı üreticisi kurumlar ambalaj atığı geri kazanım yükümlülüklerini Türkiye'de tek yetkilendirilmiş kuruluş olan ÇEVKO Vakfı'na da devredebiliyorlar, Vakıf bu kuruluşlar adına ambalaj atığının toplanmasını ve geri dönüşümünü sağlıyor, hem de Bakanlık nezdindeki raporlama işlemlerini gerçekleştiriyor. ÇEVKO Vakfı aracılığı ile geri dönüşüm yapan kuruluşlar Yeşil Nokta (Grüne Punkt) amblemini taşımaya da hak kazanıyorlar.
Türkiye'nin geri kazanım hedefleri 2010 senesi için tüm ambalaj gruplarında %37, 2012 için %40 ve 2020 için %60.
Uygulamada ise çeşitli sorunlar var: Birincisi, ambalaj atıklarının bedelsiz olarak Belediyelere verilmesine sanayi kuruluşları karşı çıkıyorlar. Bedel karşılığında aldıkları bir malzemenin atığını satarlarken, hatta üretimde kullanabilecekken bunun ambalaj atığı sayılması ve bedelsiz olarak Belediye'ye ya da anlaştığı lisanslı kuruluşa devredilmesi bazı sanayicilerin tepkisini çekiyor. Bakanlık, bu tercihin gerekçesi olarak bu kurumların "kirleten öder" prensibi doğrultusunda ambalaj atığından vazgeçmelerini talep ettiğini ifade ediyor. İkinci sorun ise her bir Belediye'nin tek bir lisanslı kuruluşla anlaşması ve bu durumda sanayisi güçlü olan bölgelerde çok güçlü toplayıcılar ortaya çıkarken sanayisi zayıf olan bölgelerin sadece evlerden toplanacak atığa bağımlı zayıf toplayıcılarca toplanacak olması ve hizmetin gelişememesi riskinin ortaya çıkması. Bu durum Doğu/Güneydoğu Anadolu'da açıklıkla görülebiliyor. Lisanslı kuruluşların büyük kısmı Batı'da toplanmışken, Bakanlık bu bölgede çalışan hurdacıları lisanslı kuruluş olmaya teşvik ettiğinde bunların sadece değerli atıklara (ör. alüminyum kutular) yoğunlaşmak istediklerini, lisanslı kuruluş olmanın getireceği diğer atıkları da toplama yükümlülüğün altına girmek istemediklerini gözlüyor.
Bilgilendirme ve eğitim uygulamanın diğer aksayan yönü. Kurumlar ve kişiler neden ambalaj atığını ayırmak zorunda olduklarını, yükümlülüklerini ve haklarını bilmedikleri için sistemin gelişimi çok yavaş oluyor. Örneğin, Yönetmelik 200 mkare üzerindeki perakende satış noktalarının ambalaj atığı toplama istasyonları oluşturmalarını ve plastik poşet kullanımını en aza indirmek yönünde çalışmalar yapmalarını şart koşuyor ancak bu yöndeki uygulamalara sıklıkla rastlamıyoruz.
Bir sonraki yazımızda LEED'in geri dönüştürülmüş malzeme konusundaki yaklaşımını özetlemeye çalışacağız, o zamana dek Belediyenizin ambalaj atıkları konusundaki faaliyetlerini sorgulamak isteyebilirsiniz:
Çevre Bakanlığı Web Sitesi'nde Ambalaj Atıkları Yönetim Planı başlığı altında Atık Yönetim Planları onaylanmış Belediyelerin bir listesi var, başlamak için iyi bir nokta olabilir.